Yağmurda yarı transparan yağmurluklar giyiyorduk, bekleyen
Xingmiler 6 kişiydi. Tıpkı bir araya gelen bir aile gibi, sıcacıktık.
Bu kez, Yönetmen Yan konuşmak için dudaklarını araladı
(açılıştan önce), söylediği tek bir cümleydi: “Evinize hoşgeldiniz, millet.”
Herkes bir anlığına sersemlemiş ve hemen ardından tezahüratlar patlamıştı.
Yönetmen Yan’ın sesi hafiften boğuktu, söylediği her şey
güzelce üzerinde düşünülmüş, telaşsız ve çok sakindi. Hâl böyle iken, ansızın
insanları gözü yaşlı edebiliyordu. Orada oturmuş konseri bekleyen, Go Fighting
sevgisiyle dolu her bir izleyici onun tarafından sevildi, hepsi onun tarafından
hayranlık duyulan, sevilen ve onun büyüttüğü çocuklar gibiydi.
Bu tür bir aidiyet hissi hiç de acıklı değildi, ve şu sözleri
boşuna seçmemiştim, “Bir anda sanki herkes bir bütün oldu.”
Konser başladı.
(Hayran burada Yixing’in sahnede belirişinden ve kendisinin
onu anında bulmasından, Yixing’in hareketlerinden, nasıl da sevimli olduğundan
ve Show Luo ile göz teması kurmasından söz ediyor)
Lei-ge, ve Hong Lei-ge’nin sunuculuğu eğlenceliydi. Onları canlı
görmek ekrandan görmekle tıpatıp aynıydı, komik noktalar sayısızdı, herkes
güldü durdu güldü durdu. O ikisinden
biri sataşıyor diğeri de abartmadan, maskaralık yapmadan, yalnızca sözlerini
kullanarak ona arka çıkıyordu. Onları 3 saat boyunca dinleyebilir ve de bundan
hiç sıkılmazdım.
(Hayran burada Wang Xun’un sahnesinin hareketli oluşundan
söz etmiş)
Kuzu ve JJ Lin’in düetinden söz edecek olursak, çok güzeldi.
Açılıştan itibaren Kuzucuk’un piyano çalışına yakım çekim yaptılar, o kadar
yakışıklıydı ki çığlık atıyordum.
Sesleri bulaşıcıydı ve öylesine içtendi ki çığlık atmayıp
sakinleşiverdik, çığlık atacak ne var yüzünü ellerinin arasına al ve dinle. Bu
noktada Kuzucuk’un bir şarkıcı olmaya gerçekten de uygun olduğunu düşündüm.
Sesi Tanrı-vergisiydi, şarkı söylemek, kalpleri titretmek, ikinci dili gibi
kullanılmak için yaratılmıştı.
Şarkı söylemenin ardından ikili kucaklaşıp ayrıldılar.JJ
Lin mikrofonu tuttu ve “ZHANG YIXING---“ diye bağırdı. Kuzucuk teşekkür etti ve
eğilerek selamladı onu. Sonra konuşmaları sırasında Zhang Yixing, JJ Lin’in onu öven ve ona onay veren ilk kişi
olduğunu söyleyerek JJ Lin’in onu nasıl da cesaretlendirdiğinden , bunun için
bugün bu adımı atabilmek uğruna nasıl mücadele edip sıkı çalıştığından söz etti.
(Bu kesitte uzun bir paragraf boyunca JJ Lin ve Yixing’in
geçmişinden söz edip bunun kendisini duygulandırışından bahsetmiş)
Usta, Kuzucuğun elini tutup onu bir işkence oyunu oynamaya
götürdü.
Pekâlâ pekâlâ itiraf etmem gerek, o (Lay) sandalyeye
bastırıldığında aklıma süzülen şeyler kötü şeylerdi, yapım ekibini hafife almışım.
Bir sonraki kremşanti bombardımanıydı, Xingmiler mutlulukla bağırıyorlardı, ben
hâlâ kirli (müstehcen) fikirlerime dalmış durumdaydım bu yüzden dünyayı net göremiyordum.
Beyaz (krem), neredeyse bayılana kadar çığlık attım. Suçluyum.
Sarı, mavi, mor…
Kuzucuk kendisine siper etmek için sessizce bir elini
kaldırdı, biraz korkmuştu, bu hareketin onunla hiçbir alakası yoktu, küçük
bebiş sessizce cezasını beklerken yine
de gözlerini kısarak baktı ve somurttu.
Makinenin sesi yankılandığında tüm
benliği korkutulmuştu ve o yerinde sıçradı. Küçük Kuzucuk, ah seni zavallı şey.
Pembe bir duş başlığı takıyordu, daha yeni doğmuş bir bebek ceza almak için
orada bulunuyor, dünya çok acımasız.
Üzerinde durmak istediğim birkaç şey var, Yixing ilk önce
kimi kurtaracağını sordu, Kuzucuk’un planı her ikisini de kurtarmaktı fakat çok
paniklemişti, gözleri kapalı bir hâlde konuşuyordu. Sonra eliyle yüzünü
kapattı, tüm vücudu kremşantiyle kaplanmıştı. Bir şey yaptı, hem de çok büyük
bir şey, krem tatlıydı. Kuzucuk dilini dışarıya çıkardı, üst dudağındaki ve alt
dudağındaki kremi yaladı, sonra kremi silmek için elini kullanıp elini yaladı.
İyi, benim canım yok zaten.
Bu görsel şölen devam etti, o gittiğinde tüm bedenim felce
uğramıştı.
Ciddi bir şeylerden konuşalım, Xiao Zhu çok havalıydı ah,
aşırı havalıydı, nasıl havalı davranacağını iyi biliyordu, inanılmaz derecede
havalıydı, o dans ettiğinde tüm stadyum ateş aldı. Birkaç yıl öncesini
düşündüm, onun dizisini izlemiş ve hayranı olmuştum. Domuzumuz (Show Luo’nun
lakabı), havalı bir domuz.
Bo-ge sahnede belirdiğinde, yağmur daha da şiddetlenmişti,
saçları ıslaktı. Yalnızca bir ışık demeti , ışığın altında dökülen yağmur
damlaları eşliğinde Bo-ge’nın figürüne vuruyordu. Bo-ge’nin şarkı söyleyişi çok
iyiydi, bu sahne çok güzeldi tarif bile edemiyorum. O anda pek çok şey
düşündüm. Huang Bo-ge çok iyi bir insan, güzel kadınlar onu seviyor ben de onu
seviyorum. Yaş ve zaman onu kırıştırmıştı,
onun öldürücü gücü büyüktü.
İşte bunlar Go
Fighting sunucuları, yetenekli ve kültürlüler, hakiki zirveye ulaşmış birileri
onlar. Ve gerçekten bundan üstün bir şey
daha yok.
Heyecan verici performanstı, sonra hoşça kal deme zamanı
geldi ve insanlar gerçekten de ayrılmaya dayanamadılar. Çünkü ikinci sezonun
son bölümüydü, herkes çokça söz etmişti,
Kuzucuk her bir abisine teşekkür etti.
Bo-ge’ya minnettarlığını ifade ettiği
şeyler arasında Bo-ge’nın onun ıstakoz
başı yemesine yardımcı olması vardı ve hatta Bo-ge (Yixing karşı çıktığında) “Sen
benim öz çocuğum gibisin, sorun değil.” demiş. Bu en duygulandırıcı olanıydı,
onu bir başka hususta yetiştirmek ve eğitmek. Fakat bu hareket gerçekten de pek
çok anne baba ve çocuğun paylaştırdığı türden bir andı; balığın başını büyüklere
bırakmak, ve karideslerin başı da sıklıkla ebeveynler tarafından yenir. Bu
samimiyet ve sevgi inkar edilemez bir şekilde açığa çıkmıştı.
Bo-ge’nın Kuzucuk’a karşı iyi olduğunu biliyordum fakat
Bo-ge’nın ona karşı bu kadar da iyi olduğunu bilmiyordum, gerçekten çok
duygulandım. Kuzucuk’umuz Bo-ge ile tanışarak kutsanmış.
Ve işte söylemek istediğim bir başka şey final oyunu
bölümünde, pek çok kız hayran Kuzucuk’la el sıkışmak istedi, bir sürü kişi
vardı bu yüzden Usta (Huang Lei), Kuzucuk’a önden kalkan olarak onu korudu. İyi
huylu Yixing yalnızca yüzünü kapattı çünkü çok kalabalıktı- biri gidiyor öbürü
geliyordu. Kuzucuk’un eli birçok kişinin tutması için uzandı. Bu çocuğun huyu
güzel, geri çevirmedi ve çekinmedi. Usta yalnızca ona bu şekilde kalkan oldu.
Bu sahne apaçıktı, gerçekten de bir ömür boyu Kuzucuk’un biricik Ustası Huang
Lei olacak. Öğrencisinin üzerine böylesine titreyecek, ona böylesine özenle
bakacak kimse yok. O gerçekten iyi biri.
Kuzucuk Xun-ge’ya da
teşekkür etti, aslında Xun-ge da bu çocuğa karşı gerçekten çok iyi. Daha önce
(Ç/N: Go Fighting’in Sanya’da çekilen bölümünde) bu çocuk (Yixing) ıstakoz
yemek istedi bu yüzden Xun-ge dişleriyle onun bir tane tutmasına yardımcı oldu.
Nasıl desem, doğrusu Kuzucuk’umuz inatçı bir çocuk, yapabileceği şeyleri kendi
başına yapar yapamayacağı şeylerde her hâlükârda kendini yapmaya zorlar fakat
Xun-ge’ylayken kendisini zorlamasına gerek yok. Istakoz yemek istiyor fakat
tutmaya cesaret edemiyordu ne yapsın? Xun-ge bir an dahi düşünmeden onun yanına
gitmişti.
Xiao Zhu, haha, aslında Kuzucuk ve Xiao Zhu’nun
etkileşimleri de sayısızdı, birbirlerinin kulaklarını ısırıyorlardı. Onları
birlikte görmeyi çok seviyorum. Abiler arasında Xiao Zhu ve Kuzucuk’un yaş
farkı en az olanı, diğerleriyle olduğu kadar kıdemlilik/büyüklük olmadığından
birlikte şakalaşabiliyorlar.
En önemli şey Xiao Zhu’nun Küçük Kuzu’yu yemeğe ve içmeye
götürmesi! Wah—yalnızca buna dayanarak, Xiao Zhu-ge’nın Küçük Kuzu’nun kalbinde
güzel Tanrısal bir varlık olduğunu söyleyebiliriz.
Daha sonra Bo-ge konuştu ve teşekkür etti, dört bir yana
dönerek izleyicileri selamladı. İşte bu bizim Bo-ge’mız, o Huang Bo, Bo-ge
izleyicileri her yönden selamladı.
Sonra Küçük Kuzu’muz ve Xiao Zhu da Huang Bo ile birlikte
selam verdi, bize doğru selam verdiğinde sersemlemiştim.
Daha öncesinde Küçük
Kuzu gözü yaşlı bir şekilde konuşuyor ve gözlerini siliyordu. Onun selam verişi
sonucu gözlerim sulanmadan edemedi.
Dürüst olmak gerekirse, izleyiciler olarak onlara
verebildiğimiz destek çok da büyük değil, onları seviyoruz yapabildiğimiz tek
şey bu. Onlar zorluklara katlanıyorlar, uç noktada şeylere meydan okuyorlar. Ve
en sonunda içtenliklerini kullanarak yağmur altında konseri sonuna kadar
izleyen herkese selam veriyorlar.
Lei-ge 3. Sezon hakkında konuştu, söylediği özgülükleri
hatırlayamıyorum fakat düşünce şuydu kaç sezon olursa olsun Go Fighting’e daima
devam edecekler. Evet evet, zaman sınırlanamaz, hiçbir şey bu 6 adamın uzunca
bir süre birlikte yürümesini kısıtlayamaz. Karşılıklı anlayışları, kamera
önündeki uyumları, birbirlerine verdikleri destek ve yardım, tüm bunlar, sahip
oldukları tüm bunlar bu dünyadaki en iyi şey çünkü dostlar hayat boyu var olur.
Küçük Kuzu bir keresinde bizim olduğumuz alana doğru baktı,
herkes ona L işareti yaptı fakat o bize eliyle 6 işareti yaparak karşılık verdi.
O an herkesin el işareti 6 olarak değişti. Evet, “L” değil “6” çünkü Go
Fighting’de 6 kişi var yalnızca Lay değil. O gerçekten buna değer veriyor,
kalbinin derinliklerinde ağır bir şekilde tartıyor.
Ve sonra altı kişi sıkıca kucaklaştılar, gerçekten sımsıkı
bir kucaklaşmaydı, öyle sıkı kucaklaşmışlardı ki onların kollarındaki damarları
görebiliyordunuz. Erkekler arasındaki
türden bir kucaklaşmaydı, bir halka içindeydiler kimse onları ayıramazdı,
mutlulukla gülüyorlardı her birinin
yüzünde bir gülümseme vardı.
Sahneden indikten sonra, Küçük Kuzu sahne dışında bir
mikrofon tutup kasten sert bir ses tonu kullanarak herkesten çabucak eve
gitmesini, ılık su içip sıcak bir duş almalarını istedi. Neredeyse gecenin 11’i
olmuştu onun şarkısını dinlemek için zamanımız olursa sadece bir kereliğine
olsun dinlememizi istedi ve beğenirsek
ikinci kez dinleyebileceğimizi söyledi.
Ve son olarak bu yazıyı sonlandırmak için Yönetmen Yan’ın
sözlerini kullanacağım. “Go Fighting, asla ayrılmaz.”
Eng Trans cr: Laymerence
Çeviri: Mira
Photo cr: logo
Yorumlar
Yorum Gönder