Soru: EXO'yu bir filme benzetecek olsan
ne tür bir film olurdu? Senin hayatın hangi türe ait?
Lay:
Bir aksiyon filmi. Renk dönüşümlü bir aksiyon filmi, bir bakışta bunu
söyleyebilirsiniz. EXO'nun çıkış yaptığından bu yana katettiği yola bakıyorum
da, tarihi bir dizi, tarihi bir aksiyon filmi gibi. Daha önce hiç görülmemiş bir
tarihi efsane gibi bu sebeple aksiyon filmi olduğunu söylemeye cüret ediyorum.
Benim hayatıma gelecek olursak...söylemesi çok zor, umarım aslen sıradan olan
bir gencin sonunda yol gösterici bir şahsiyete dönüştüğü bir hikaye olur.
Soru: Şarkılar içinde sözlerini sevdiğin var mı?
Lay: Lucky One'daki rap kısımlarını ve kendi rap bölümümü seviyorum.
Soru: Günün hangi vaktini ve hangi yerleri seviyorsun?
Lay: Program olmadığı günlerde uyumayı seviyorum. Sevdiğim çok yer var, oteller ve
çeşitli yerler. Yurtdışında olmayı seviyorum, benim için Kore de yabancı bir
ülke ama ben Çin ve Kore dışındaki yabancı ülkelerden söz ediyorum. Çünkü
yabancı bir ülkede kimse beni tanımıyor, farklı kültürleri deneyimleyebiliyorum
ve dahası yurtdışında daha fazla özgürlük var, insanlar da epey kaygısız. Bunlar
kültür farklılıkları, kültürlerdeki bu tür farklılıkları deneyimlemek
istiyorum.
Soru: Seyahat etmeyi sever misin?
Lay: Bu kişiye bağlı. Seyahat etmeyi gerçekten istiyorum, geçmişte İngiltere'ye gitme
fırsatım olmuştu, İngiltere'ye bir kereliğine yine gitmeyi umuyorum. Orada
gökyüzü çok güzel, yağmur yağmıyordu ve gökyüzü aşırı güzeldi.
Soru: Göz açtıran deneyimlerin oldu mu? Olduysa ne zamandı?
Lay: Dünya hep aynı, çünkü her zaman yeryüzünde yaşadık. Fakat yaptığımız işler
farklı. Başlangıçta, dans ettiğimiz ve şarkı söylediğimiz sürece sorun
olmayacağını düşündük fakat bunların dışında her tür insan ilişkileriyle ve her
tür şeyle ilgilenmeniz gerekiyor.
Soru: O hâlde ne yapmak istiyorsun?
Lay: Bir EXO üyesi olarak, EXO'nun albüm yayınladığı her seferde çok gergin ve mutlu
oluyorum! Sonra solo albümlerimizin nasıl olacağını bilmek istiyorum, gelecekte
bir fırsatım olursa solo albüm yayınlamak istiyorum.
Soru: Artık bir yetişkin olduğunu ne zaman hissettin?
Lay: Geçen zamanla birlikte, bazı şeylere karşı tutumum ve düşünce yapım biraz
değişti, bir hayli olgunlaştığımı hissediyorum. Geçmişte, fazlasıyla uç
noktalardaydım şimdi ortasını bulmaya çalışıyorum. Diğer insanlara karşı
anlayışlı olmayı ve onlarla ilgilenmeyi öğrendim. Şimdi kalbimin dengesiz
olduğu zamanlardaki gibi değilim, bu bana diğer insanları anlama zihniyetimin
eskisinden daha olgun olduğunu hissettiriyor. Ne zaman gerçek bir yetişkin
olduğumu belirleyemem fakat önceki hâlime göre kıyaslarsak pek çok değişiklik
olduğunu düşünüyorum. Esas kısım pek değişmemiş olsa da küçük değişiklikler
büyük bir değişim getirdi.
Soru: Görülebilir şeyler
arasında, en değerlisi nedir?
Lay: İnsan duyguları. Bir kişiyle diğeri arasındaki her tür duygular.
Soru: Hayatta
bir hayalini gerçekleştirebilecek olsan ne yapmayı umut edersin?
Lay: Evlilik. Herkes evliliği düşünür. Bir çocuğum olursa onunla oynamak da
istiyorum.
Soru: Günlük hayatında en mükemmel olduğunu hissettiğin an hangisi?
Lay: Hayır, kesinlikle öyle bir an yok. Beni mükemmel bir karakter olarak
düşünüyorsanız, bunu kabul edemem. Sadece fena değilsin, çok iyisin diyebilirim
fakat hepsi bu. Ama memnun değilim, kolayca tatmin olmam. Memnun olursam da
yine diğer şeylerin peşinde olmaya devam ederim. Kendime yönelttiğim taleplerim
çok yüksek bu yüzden bazen çok yorgun oluyorum ama yine de sıkı çalışmaya devam
ediyorum. Sıkı çalışmamın sebebi herkesin onayını kazanmak istemem. Çok büyük
heveslerim var, herkesin onayını kazandıktan sonra daha çok insanın onayını
almak için mücadele etmeye devam edeceğim.
Soru: Ne zaman günlerin kısa olduğunu düşünürsün?
Lay: Müzik yaparken. Yeterli vaktim olmadığından günün nasıl geçtiğini anlayamıyorum
bile. Sabah 11’de stüdyoya giriş yapışımdan itibaren, yalnızca birkaç saat
içinde, biri bana ‘git yemeğini ye’ diye sesleniyor, bu noktada saat çoktan 5,
6, 7 olmuş oluyor. Zaman çok hızlı geçiyor.
Soru: Günün hangi vakti gökyüzünün en güzel hâlinde olduğunu düşünürsün?
Lay: Akşam, güneş batmadan önce. Bu bana stajyerlik zamanlarımı , eve gittiğim anı
düşündürüyor. Çok güzel.
Soru: İnsan yapımı icatlardan en büyüğünün hangisi olduğunu düşünüyorsun?
Lay: Erkek ve kadın, bunun sanat misali mucizevi olduğunu düşünüyorum.
Soru: Daima ilgini çeken bir şey var mı?
Lay: Müzik, yeniden düzenleme yapma, beste yapma, şarkı sözü yazma, piyano çalma,
keman çalma, dans etme vs. Müziğe dair her şeyle ilgiliyim.
Soru: Geçmiş, bugün ve gelecek, sence hangisi önemli?
Lay: En önemlisinin gelecek olduğunu düşünüyorum. Bugün ve gelecek eşit ölçüde
önemli, bugün olmadan geleceği nereden elde edeceğiz? Şimdi sıkı çalışmadan
geleceğinizin nasıl olacağını bilemezsiniz. Aynı prensiple bugün sıkı çalışmama
karşın geleceğin ne tür sonuçlar getireceğini bilmiyorum. Bu yüzden ikisi de önemli.
Soru: Hayattaki hedefin nedir?
Lay: Sıkı çalışma. Yalnızca her şeyinizi ortaya koyduğunuz vakit buna denk sonuçlar
elde edebilirsiniz, daha sıkı çalıştıkça şansınız da iyiye gidecektir. Sıkı
çalışma pek çok sonuç getirebilir ve bir sürü şey öğrenmenizi sağlar. Körü
körüne sıkı çalışmaya inanmıyorum fakat sıkı çalışıyorum. Sıkı çalışmamın
karşılığında bir şeyler elde ettiğimi düşünüyorum, fakat bazen sıkı çalışmanın
karşılığında hiçbir şey gelmez. Bazen varınızla yoğunuzla en sıkı çalışmanızı
ortaya koyduktan sonra sonuçlar mükemmel olmayabilir de.
Soru: Zamanda yolculuk edebilecek olsan, hangi zamana dönmek
istersin?
Lay: Ah bir tane var! Beni gerçekten seviyorsun, hiçbir şey
bilmeyen ben, tek kelime etmeden koruyan sen~ Bu şarkıyı duyduğum vakit stajyerlik zamanlarımı düşünüyorum, bunu
nerede duymuştum bilmiyorum fakat adı “Güzel Sen” ya da “Güzel Ben” di gibime
geliyor. Şarkının adını unuttum. Stajyerken dinlemiştim, melodisi çok güzel.
Bilinçsizce bunu düşünmeye başladım. Şarkı çok güzel, öyle değil mi?
Soru: Zhang Yixing’in ideal dünyası nasıldır?
Lay: İdeal dünya? Bilemiyorum. Rahat bir yaşam alanı,
kalbimin ve zihnimin rahat olduğu bir yer.
Soru: Aşinalık, alışılmamışlık hangisini daha çok
seviyorsun?
Lay: Tabii ki aşinalığı, çünkü aşina olunan şeyler daha iyi
ve daha çok yapılabilir. Alışılmamışlığı da seviyorum. Yine de çok emin
değilim. Alışılmadık ve tamamıyla yeni şeyleri deneyebilirim fakat bu şeyleri sevemem.
Yalnızca kariyer anlamında değil, insan ilişkilerinde de aşina (tanıdığım)
olduğum insanlarla etkileşimde bulunma eğilimi içindeyim. Herkes eski
arkadaşlarını hatırlayıp şöyle diyecektir,”Ah, eskiden görüştüğüm ilkokul ve
lise arkadaşlarım böyle yapmazdı.”
Soru: Açıklığı mı seversin yoksa belirsizliği mi?
Lay: Konusuna bağlı. Açık olması gereken şeyler net olmalı,
tıpkı insanlar arasındaki gibi. Şarkı yaparken belirsizlik en iyisi, örneğin
ses, enstrümantal düzenlemeler ve tüm bu
meseleler yeniden düzenlenebilir, tıpkı resimlerde olduğu gibi,
belirsizlik iyidir.
Soru: Bir ikizin ya da kopyan olsaydı nasıl insanlar
olmasını ümit ederdin?
Lay: Kişiliklerinin benim zıttım olmasını isterdim, birinin
daha neşeli diğerinin bir şeyleri düşünüp taşınabilen sakin biri olmasını ümit
ederdim. Benim kişiliğim uç noktalarda. Bunu temsil eden 100 ve 0 numaralarını
kullanacak olsanız 0 değilsem, 100’deyimdir bunun ortası yok. Bu yüzden bir
ikizim olsa birinin 0 iken diğerinin 100 olmasını isterim bu şekilde ikisi bir
araya geldiğinde 50’ye dönüşüp dengeyi sağlayabilir.
Soru: İnsanların esas olarak iç etkenler sebebiyle mi yoksa
dış etkenler sebebiyle mi değiştiğini düşünürsün?
Lay: Bunun çevre (dış etken) meselesi olduğunu düşünüyorum.
Pek seçeneğiniz yok, insanlar kendi düşüncelerine dayanarak değişmezler, herkes
böyledir. Değiştirebileceğiniz şeyler yalnızca gözünüzün önündeki küçük şeylerdir.
Örneğin, benim zihniyetim daha zayıf, kitap okumam ve düşünce yapımı eğitmem
gerek fakat bu yalnızca yüzeysel ölçüde işliyor. Esas değişim bizi kuşatan
çevreden kaynaklanıyor, yeryüzündeki değişim gibi.
Soru: Kendini en çok ne zaman sevdiğini hissediyorsun?
Lay: Şarkı söylerken? Hayır, müzik yaparken! Kendimi en çok
yeniden düzenleme yaparken, şarkı söylerken, dans ederken ve aktiviteler
yaparken sevdiğimi hissediyorum.
Soru: Diğer insanların beklentileri yüzünden baskı
hissediyor musun? Bu baskı hissinden kurtulmak için kendini nasıl
rahatlatıyorsun?
Lay: Baskı yok fakat sorumluluk duygusu sahibiyim. Baskının
kendisi bu sorumluluk duygusu ve bu tamamlamanız gereken şeyler olduğu anlamına
geliyor. Sorumluluk duygusu artarsa bunun bir baskı olduğunu hissedebilirim.
Soru: Ne zaman sorumluluklarını üzerinden
attığını hissedersin?
Lay: Sorumluluklarımı hiçbir zaman üzerimden atmadım.
Soru: En çok korktuğun şey nedir?
Lay: Bedenimin sağlıksız olmasından, birdenbire iyi
hissetmemeye başlayıp şu anki gibi aktivite yapıp çalışamayacağımdan
korkuyorum, bu tür şeylerden korkuyorum. Şu anda işimi gerçekten seviyorum ama
bir gün ortadan kaldırdığım zayıflıklarım geri dönüp, bedenim ve zihnim yorulduğunda,
kendimi ayakta tutamayacağımdan bunu sonuna kadar yapamayacağımdan korkuyorum.
Soru: Görüp geçirdiğin şeyler içinde en değerli olanı
hangisidir?
Lay: Hisler, aşk.
Soru: Yanındaki insanlara en çok ne zaman itimat edersin?
Lay: Bana içtenlikle yardım ettikleri, benimle
ilgilendikleri ve beni sevdikleri zaman. Böyle zamanlarda karşımdakinin içtenliğini,
benimle samimi bir şekilde ilgilendiğini, samimi kalbini hissedebiliyorum.
Benimle içtenlikle ilgilenen, bana güzel muamelede bulunan insanlar “bunu yapamazsın”
dediklerinde onlara güvenir ve inanırım.
Soru: Bekleyişinin kıymetli olduğunu ne zaman hissedersin?
Lay: Hoşlandığınız kişinin hislerinize karşılık vermesini
beklerken. Karşılık alabildiniz sürece ne kadar beklediğiniz sorun olmaz diye
düşünüyorum. Yapmak istediğiniz şeyleri yapabilirsiniz fakat söz konusu hisler
olduğunda iki tarafın da çaba harcaması ve hisleri inşa etmesi gerekiyor. Benim
hislerim de diğer tarafın hisleri de başkası tarafından uzaklaştırılamaz bu
yüzden biraz uzun bir bekleyiş olsa da mühim değil.
Soru: Birlikte paylaşılan, en değerli şey nedir?
Lay: Birçok şey var. İdol grubu onlardan biri. Bir takım
oluşturmak için herkesin değeri sıkıca bir araya getirildiğinde bu değer
birdenbire yükselecektir. Bu tutum daha fazla güç ve kıymet ile dolu değil mi?
Şarkı söylerken, müzik yaparken de bu durum geçerli. Bireyselliğe kıyasla,
herkesin bir bütün olarak çalışırkenki gücü daha anlamlı.
Soru: Dünyada sonsuza dek değişmeyecek bir şey olsa, bunun
ne olmasını umut edersin?
Lay: Aşk ve sevgi dolu hisler. Aşkın sonsuz olmasını,
sonsuza dek aşk ile olmayı umut ediyorum.
Eng Trans: Layixingworld
Çeviri: Mira
Yorumlar
Yorum Gönder